17 Ara 2012

SINAVLARDA IQ DÖNEMİ

SINAVLARDA IQ DÖNEMİ



21. Yüzyıl ile birlikte artık IQ= EQ olmak zorunda

Sosyal Zeka: IQ ve EQ Testlerinin Ötesinde Bir Zeka

Geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran entelektüel zeka (IQ), 21. yüzyılda kendine güçlü bir rakip buldu..EQ.. Bir çok bilim insanının kabul ettiği gibi topluma uyum sağlamış başarılı bir kişi olabilmenin koşulu artık kişinin hem entelektüel zekaya (IQ) hem de duygusal zekaya (EQ) sahip olmasından geçiyor

ANCAK !!!  Sosyal Zeka sadece kişinin kendinde veya karşısındakinde değil, çevresinde olup bitenleri anlama, etkileyebilme ve farklı sosyal ortamlarda iyi ilişkiler kurabilme kapasitesidir. Başarı için sayısal zeka ve duygusal zeka artık yeterli değil. Kişiler arası bağ kurabilme, grubu harekete geçirebilme, olayların ve duyguların ne olduğunu anlamamıza yardımcı olan IQ ve EQ’dan öte bir zeka ile gerçekleşebiliyor.



Kişiye özel uygulanabilecek çeşitli testler ve egzersizler ile SOSYAL ZEKA geliştirilebilmektedir. 21 yy ile  birlikte özellikle 12-19 yaş grubunda ki kişilerin IQ seviyelerinin geliştirilebildiği belirlenmiştir. Ancak sadece Iq yada sadece Eq nun yüksek olması başarıyı getirmemektedir. SOSYAL zekanızı geliştirmek için öncelikle sorunu bulup sonra onu geliştirmenizi tavsiye ederiz. 


Duygusal Zekanın 5 temel ilkesi
Öz-bilinç: Kişinin kendisinin tanıması, duygularını tanımlayabilmesi ve onların farkında olmasıdır. Kişinin duygularının farkında olması kendini anlayabilmesinin temel ilkesidir. Diğer duygusal zeka ilkelerinin gelişebilmesi için kişinin gelişmiş öz-bilince sahip olması gerekmektedir. Düşük öz-bilince sahip kişiler kendi içlerinde duygusal bir kafese hapsedilmiş gibidirler.
Duyguları yönetebilme: Duygularla başa çıkabilme yetisi bireyin kendini avutabilmesi, endişe, gerginlik gibi olumsuz düşünceyle baş edebilmesi demektir. Duygularını yönetebilen birey hayatın kötü sürprizleri ve olumsuzluklarıyla çok daha kolay başa çıkabilirken, yönetemeyen bireyler sürekli strese maruz kalırlar.
Kişisel motivasyon: Duygularınızı yaratıcı olabilecek ve hedeflerinize ulaşabilecek şekilde yönlendirebilme, yönetebilme becerisidir. Duygusal kontrol, hazzı erteleyebilme ve atılımcılık ruhunu koruma kişinin kişisel motivasyonu için çok önemlidir.
Empati: Kişinin kendini başkalarının yerine koyabilme becerisi olarak tanımlanabilir. Bilimsel olarak empati ses tonundaki ve yüz ifadelerindeki sözel olmayan mesajları okuyabilme, diğerlerinin duygularını algılayabilmedir. Empatik kişiler öğretmenlik, satış, yönetim gibi sosyal becerileri ve iletişimi gerektiren mesleklerde daha başarılı olurlar.
Sosyal Beceriler: Çevrenizdekilerin duygularını yönetebilme sanatıdır. Kişisel yönetim, ve empati gibi diğer temel duygusal yetilerin iyi kullanımını gerektirir. Bu tür beceriler popülerlik, liderlik, kişiler arası etkinlik için vazgeçilmezdirler.

10 Ara 2012

Türkiye'de İngilizce eğitimi


Türkiye'de İngilizce eğitimi



İngilizce Yeterlilik Endeksi’nde (İYE) 44 ülke arasında 43’üncü olan Türkiye, İngilizcenin bilinirliği bakımından da Şili, Endonezya ve Suudi Arabistan’ın gerisinde kaldı.

Türkiye’deki en büyük eksikliklerden biri  İngilizce eğitimine başlangıç yaşı gösteriliyor. Endekste yüksek ve orta sıralarda yer alan ülkelerde genellikle İngilizce eğitimine çocukların eğitim hayatlarının başında başlanıyor. Türkiye’de ise İngilizce eğitimi dördüncü sınıfta, sınıf öğretmenleri gibi konuda uzman olmayan öğretmenler tarafından veriliyor. Lise giriş sınavlarında ise İngilizce en temel haliyle soruluyor. Eğitim sisteminde İngilizce programının ağırlığı zamanla azalırken, 2005 yılından itibaren İngilizce hazırlık sınıfları kaldırılmış bulunuyor. 


Dünyanın pek çok yerinde yabancılar arasında konuşulan dilin İngilizce olması, İngilizce öğrenme isteğini ve öğretim yaygınlığını artırmıştır. İngilizce artık tüm dünya ülkelerinin ikinci dili olma yolunda ilerlemektedir. Çünkü ekonomik alanda, sosyal alanda, eğitim- öğrenim alanında, bilim ve teknolojide kullanılan dil İngilizce’dir.

Dil edinimi konusunda yeterince bilgisi olmayan pek çok kişi çocukların  bu kadar erken bir yaşta ikinci bir dili öğrenmelerinin sakıncası olabileceğini düşünüyor. Oysa öğrenmenin en hızlı gerçekleştiği dönemler bu dönemlerdir. Bu alanda yapılan araştırmaların bulguları arasında da olumsuz sonuçlara rastlandığına dair ibareler bulunmamaktadır. Dil öğrenimine mümkün olduğuna erken başlanmalı, ancak her yaşa en uygun yöntemlerden faydalanılmalıdır.

Uzun zamandır özel ders veren birisi olarak özellikle yabancı dil için söylemek isterim ki 
ingilizcede ozellikle elementary seviyesi cok onemli bir seviyedir. 70-80 ders saati yeterli degildir. Ama kurslar sizin cabuk bitirme endisenizi bildikleri icin 80 saatte bir kur atlatirlar.siz de gercekten pre-intermediate, intermediate ya da upper oldugunuzu sanirsiniz. ama malesef olmazsiniz. hicbir kitap tek basina okudugun zaman dil ogrenmede yeterli olmaz. dil ogrenirken etkilesim sarttir.


Dil öğrenmede çocuğun yaşı 12 ve altı ise maksimum 5-6 kişilik grupların oluşturulduğu özel dersler en uygunudur. Haftada 2 gün ve 1,5 saatlik eğitim ile birlikte okulda ve evde desteklenecek çalışmalarla, özellikle elementary seviyesi en iyi şekilde verilebilir.



5 Ara 2012

Ağır Öğrenen Öğrenciler


Ağır Öğrenen Öğrenciler




Basit sözcükler ve kısa cümlelerle konuşun. Bu çocuklara her fırsatta kendilerini sözle anlatma olanakları vermeli, buna teşvik etmelidir. Böylece duygularını düşüncelerini sözlü olarak anlatmada kendilerine güven kazanabilirler. Sık eleştiriler kendine olan güveni yıkacağından bu konuda dikkatli olunmalıdır.


Dikkati dağınık ve dikkat süresi kısadır. Sık sık dikkatini toplayacak hareketler yapmalı, ilgi duymadığı konular üzerinde fazla durmamalı ve elden geldiğince dersleri somut biçimde izlemeğe çalışılmalıdır. 


    1.       Çocuk yaşıtlarına göre biraz daha geç ve güç öğreneceğinden çocuktan zeka düzeyinin üzerinde başarı beklenmemeli, normal başarı göstermesi için zorlanmamalıdır.
2.       Sınıfına uyum sağlayabilmesi için öğretmenlerle işbirliği yaparak evde derslerini kavramasına yardımcı olunmalıdır.
3.       Küçük başarıları bile desteklenerek daha başarılı olma isteği için ortam sağlanmalı, böylece kendine güven duygusu geliştirilmelidir.
4.       Evde yapabileceği işler verilerek sorumluluk duygusu geliştirilmeli, etkin olduğu konulara yöneltilmelidir.
5.       Çocuğun zayıf yönleri eleştirilmemeli, kuvvetli yönleri bulunup geliştirilmeye çalışılmalı, olumlu davranışları her fırsatta değerlendirilmeli ve desteklenmelidir.
6.       İyi arkadaş ve çevre ilişkileri kurmasına olanak sağlanmalı, yardımcı olunmalıdır.
7.       Kardeşleri ve arkadaşları ile kıyaslanmamalıdır.
8.       Çocuktaki davranış bozukluğunun bir çoğunun, doğrusunu bilmediğinden ya da beceremediğinden kaynaklanacağını düşünerek, bu bozukluğun ve hataların neler olduğunu ve doğrunun nasıl olacağını SEVGİ ve ANLAYIŞ la anlatmalı, çocuk ikna edilmelidir. (Hatalarından dolayı hırpalanan bu çocuklarda kişilik bozuklukları artar. )
9.       Çocukta görülen davranış bozukluklarının nedenleri incelenmeli, problemlerini çözmede yardımcı olunmalıdır.
10.  Olumsuz davranışları bazı hallerde görmezlikten gelinmeli, hataları büyütülmemelidir.
11.  Aşırı sevgi ve aşırı baskı kaldırılmalı, sınıflandırma zamanında ve yerinde yapılmalıdır.
12.  Anne ve babanın “EĞİTİM GÖRÜŞLERİ” tutarlı olmalı, alacakları eğitim önlemleri birbirini desteklemelidir.
13.  Anne ve baba aile sorunlarını çocuğun yanında tartışmamalıdır. Ailedeki huzursuzluklar çocuğun başarısında ve davranış bozuklukları göstermesinde en büyük etkendir.
14.  Çocukta, akademik başarıdan çok sanata yönelik becerilerin gelişmesini sağlayıcı etkinlikler yapılmalıdır. Çocuk ileri öğrenim kademelerine değil, iş hayatına hazırlanmalıdır.