16 Eki 2014

ÇOCUKLAR SÖYLREDİKLERİNİZİ DEĞİL YAPTIKLARINIZI YAPARLAR

Çocuklar “Söylediklerimizi” Değil “Yaptıklarımızı” Yaparlar

 
 
Çocukların en önemli ve etkili öğrenme yolları, öncelikle anne – babalarını izlemek ve onların yaptıklarını taklit etmektir. Çocuk daha doğmadan ailesinin etkisine girer. Doğumla birlikte ailesiyle etkileşimi hızlanır. Kişiliğinin büyük çoğunluğu, ailede yaşanan etkileşimlerin üzerine inşa olur. Aile ile etkileşimin en önemli unsuru da model olmaktır. Yani sözlü olarak ifade edilen bir husus, ebeveyn tarafından uygulanan hususlara göre daha az etkileyici özelliktedir. Eğer ebeveynler çocuklarının bir şey yapmasını istiyorlarsa önce kendileri yapsınlar. Çoğu zaman söylemelerine bile gerek kalmadan çocuklarının kendilerini taklit edeceklerini göreceklerdir. Hatta öyle ki ebeveynlerin bile farkında olmadıkları en ince ayrıntıları bile kopya edecekler. Daha sonra ebeveynleri o davranışın kaynağı kendileri olduğunu anlayınca ne kusursuz bir gözlem ve noksansız bir taklitle karşılaştıklarını anlayacaklardır.Çocuklarımızın olumlu davranış özelliklerini geliştirmelerini istiyorsak sadece onlara doğru model olmak yeterlidir. Muhakeme yeteneği dediğimiz; iyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı, ahlakı, erdemi ve buna benzer soyut
kavramları anlama ve algılama 10-11 yaşlarından itibaren anlam bulmaya başlar.
Hedef olumsuz davranışları söndürmek olduğuna göre, en kolay yöntem düzeltmektir. Kararlı ve saldırganlıktan uzak sakin bir davranış sergileyerek çocuğumuzun olumsuz davranışını tersine çevirmesini sağlamaktır. Sabırla, size göre doğruyu göstererek, davranışını tersine çevirmesini beklemek çocuğunuzun size olan güvenini artıracaktır. Zaman gerektiren durumlar söz konusu olduğunda çocuğa olumsuz davranışını düzeltmesi için izin verin ve gözlemleyin. Gergin tavırlar sergilemeniz olumsuz davranışları pekiştirir ve isyan etmesine, saldırgan tavırlar sergilemesine ya da içine kapanmasına sebep olabilir. Unutmayın ki çocuklarımız bizim söylediklerimizi değil davranışlarımızı taklit ederek uygulamayı tercih ederler.

‘Eğer’ ile başlayan cümleler kullanmayın

Ödül de ceza da daha gerçekleşmemiş bir eylem için sunulmamalıdır. Çocuğa ‘’eğer yazılıdan 100 alırsan çok istediğin bilgisayarı alırım’’ koşullamasındaki başarısız olma şansı bırakmama duygusu ile ‘’eğer tabağındakileri bitirmezsen televizyon izlemek yok’’ koşullamasındaki çocuğa hissettirilen olumsuzluk aynıdır. Halbuki biz anne-babalar bunun doğru olduğunu düşünür ve içimiz rahat ederek bu yönteme başvururuz. Çocukta ‘eğer’le başlayan her cümle aynı olumsuz duyguları uyandırır. İçinde başarısızlık, korku, eksiklik, koşul ve eleştiri barındıran ‘eğer’li yaptırımlar, sağlıklı bireylerin yetişmesini engeller.

Anne-baba olarak amacımız; çocuğumuzun değer yargılarımıza, ahlaki doğrularımıza ve toplumsal kurallara karşı saygı duymasını sağlamak olmalıdır. Her yaşın cezası da ödülü de çocuğun gelişimine uygun ve eziyet sınırlarından uzakta olmalıdır. Ödül-ceza yöntemini doğru uygulayıp uygulamadığınızı çocuğunuzun cezasını da ödülünü de anlayışla karşılamasıyla belirleyebilirsiniz. Çocuk isyan eder ya da içine kapanır, sinerse yanlış uygulama yaptığınızı anlayabilirsiniz.


Anne-baba olarak çizdiğiniz sınırlar içinde çocuğunuzun kendi davranışlarının doğru veya yanlış olduğunu keşfetmesini sağlamak; ruh sağlığı yerinde, kendine güvenen, çözüm odaklı bireyler olarak büyümelerini sağlayacaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder